Antalya Deputy Cavit Arı: “According to a decision taken by the Ministry of Agriculture, the planting of products such as potatoes, onions and beans has been banned in Antalya. I am announcing this to our citizens and farmers. The Ministry of Agriculture says that from now on, you cannot plant potatoes, onions or beans in Antalya.
With the decision taken on the grounds of production planning, barley, wheat, chickpeas, and forage crops can only be planted in Antalya and its districts, and cotton in certain areas. So what will happen to our citizens who grow potatoes, onions, and beans on their own small plots in the village? These citizens are now being victimized by the ministry. I hereby request that this decision be reviewed first for Antalya and then for all of Türkiye.
Our citizens who will produce their potatoes, tomatoes, onions on their own small plots of land, for example in Çandır, Dere, Kayabaş, who will produce their beans, are included in the scope of this ban. Citizens cannot be tortured this much. I say farmers and producers cannot be tortured this much. Ministry of Agriculture, reconsider this decision.”
Antalya’da patates, soğan, kuru fasulye gibi ürünlerin ekimi yasaklandı.
byu/a_e_i inTurkey
Posted by a_e_i
16 Comments
Başkan çok uzun yazmışsın ya kopyala yapıştır yerine kısa özetleseniz keşke
Beş ayda bir tarım bakanı değiştirilirse, değil 5 yıllık – 10 yıllık planlar, bir bakan 6 aylık bir plan dahi hazırlayamayacak konuma getirilirse olacağı budur. Ülke yönetmekten anlamayan, göt kılı zihniyetiyle başa getirilen eğitimsiz ve kültürsüz bir güruhtan da ancak böyle bir karşılık beklenebilir. Bunu buraya getiren yobaz yavşaklar pişman mıdır? Sanmam. Pişman olacak kadar vicdan ya da görgü yok çünkü.
“Çiftçiye teşvik veriyler, mazodumuzu 8 kuruş indirimli aliyik yeğenim.” diye hırsızları yere göğe sığdıramayan, milletin efendisi köylülerimiz ve çiftçilerimiz de sulama yapamadıkları, mazot alamadıkları için tarladaki malı çürütür anca. Olan da kendi kendine zor yeten fukaraya olur.
Devletin bu konuda politikası doğru ya da yanlış olabilir, ancak bunu savunma konusunda kendisini yetkin gören muhalif milletvekilinin ( ki oy verdiğim Parti’nin mensubu) bir beyanda bulunurken dikkatli olmalı. Kuru fasulye ekilmez, fasulye ekilir. Tıpkı kuru soğan ekmeyip soğan ektigimiz gibi. Ha, şimdi buna mı takiliyon hocam diyenler olacaktır, evet takılıyorum çünkü bu konuda hakları savunacak kişinin de olaya çok hakim olmadığını görmek olayın ne kadar vahim olduğu konusunda beni korkutuyor.
“Vay be devlet!” Der susarım. Bizim seçtiğimiz bakanlar hayatımıza karışıp tepeden inme kanunları bize dayatıyor. Fakat bunu Türk halkının tamamı istedi. Deniz Baykal ve CHP, Recep Başkanımızın siyasi yasağını kaldırırken CHP seçmeni alkış tutup “Vay be özgürlük!” Nidaları atıyordu. Cemaat hocaları orduya sızmış, Ergenekon – Balyoz kumpasları ile subaylarımızın intiharına sebep olurken, 300 aydın çıkıp “Çocuklarımızın geleceği için. Ergenekon derinleştirilsin.” İmzaları atmak için ellerinde tuzlukla koşuyordu. Tarım bu ülkede bir süreç halinde bitirilmedi. Her ticaret anlaşmasının sonunda para yerine buğday alırdık. Konya ovasını kuruttuk, çiftçiye üst üste vergiler bindirdik, malını, mülkünü elinden aldık. Sonrasında Türkiye’yi kurtaracağını iddia eden muhalefet tüm bunlar olurken açılım sürecinin ardından “Biz daha da açılım yapacağız, siz bile şaşıp kalacaksınız.” derdi. Halk bir gecede fakirleşmedi. Damatlar, kayınçolar ekonomi bakanı yapıldı. Muhalifler şak şakladı biz ise şakşakçı muhalefeti şakşakladık.
(bknz. ekmek için ekmelektin.) Muhalefet ve iktidar yıllarca kurdukları ahbap çavuş ilişkisi artık vatandaşı bu noktaya getirdi. Yapacağınız 2 şey var; Diliniz nasırlaşana kadar muhteremi yalamak ya da bir mülteci botuna atlayıp Ege adalarına kaçmak.
Tabi ki yöntem olarak yine teşvik değil yasak kullanıyor yönetim ve tabi ki uzun dönemde faydası olmayacak
Kendi halinde kendi bahçesine ekenleri değil de dönüm dönüm eken işin ticari kısmında faal kimseleri kapsıyordur diye düşündüm. Haddinden fazla üretiliyor olabilir, kontrollü bir şekilde azaltıp, daha az üretilen meyve sebzelerin ekimi teşvik edilir gibi bi plan vardır belki.
“Bu kadarını düşünebilecek adam nerde amk?!”diyebilirsiniz, itiraz edemem. Mantık aradım sadece. Belki yasakladıklarını dışardan getirtecek bi şirketle birlikte ihaleye girip kendileri satıp avantalarına bakarlar falan filan.
Peki gerekce neymis? But tur seyler sebepsiz yapilmaz onu da soyleseniz olurmus. (2019’da da kismen yasaklanmis karantina amacli)
Aslında düzgün bir tarım bakanlığımız olsa, geleceğe dönük planlar yapılsa, bölgesel ekim yasakları normal şeyler. Ama bizim beceriksizler yapınca güven olmuyor tabi.
Yanlış bilmiyorsam düzeltin, ben Antalya Merkez’de büyüdüğüm için ve bir köyle ilişiğim olmadığından köy hayatına uzak kalmış olabilirim. Antalyalı patates, soğan, kuru fasulye ekiyor muydu? Bunlar her yerde tarımı yapılabilen sebzeler olduğu için Antalyalı daha çok kazanç getirecek olan turunçgil ve sera tarımı ağırlıklı bir üretim yapıyordu. Tarım bakanlığının aldığı karar biraz iş olsun diye alınmış bir karar gibi.
Bunun sebebi su tüketimi ile ilgili olabilir. Buğday arpa vs. sulama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan mahsuller. Patates soğan ve fasulye sulama ihtiyacı duyulan mahsul olabilir bu sebeple ki antalyada su sıkıntısı vardı yanlış hatırlamıyorsam.
Tamamen dışa bağlı olucaz artık
devletin planlama yapması normal bir şey zaten kişi başı metrekare sınırı koyulması gerek tabi hobi bahçesiyle üretim yapılan tarla bir değil
Sebebini hiç anlamadım.
Yakın zamandaki kuraklıktandır belki diye düşündüm [Sayfa 22’de](https://www.uni-frankfurt.de/45217788/FHP_07_Siebert_and_Doell_2008.pdf) görüldüğü üzere patates; arpa, buğday ve pamuktan daha az su istiyor. Kuru fasuyle de soya fasülyesine benzer dersek o da bu guruptan daha az su istiyor.
Hani ihracattan mı para kırmayı planlıyorlar sadece zarar bir karar olmuş.
Dip not: Tarımdan hiç anlamıyorum konu ile ilgili makale arattım ve biraz okumaya çalıştım daha bilgili biri el atarsa güzel olabilir.
Haberde göremedim, hint kenevirine herhangi bir yasak var mı? Yetkililerden açıklama bekliyoruz.
Ic anadoluda çöl gibi bir cografyada seker pancari yetistiren, sabahtan aksama kadar su pompalariyla su kaynaklarindan tonlarca su ceken insanlar var. Zaten kurakliga giderken boyle birsey yapilmasi cok ama cok sacma.
Konya da ki obruklarin sebebi de yanlis bolge de yanlis urun yetistirilmesidir. Konya tahil yetistirmesi gerekirken yer alti sularina guvenerek misir vesaire ektiler suan konyanin 200 metre altina kadar geriledi yer alti suyu. Devlet bunlari cok onceden denetleyip planlamasini yapmaliydi ama donemin basbakani “devletin ekonomi ile ne isi olur?” gibi salakca soylemlerle mesguldu.